Haberler

Direksiyonda SMS atan sürücüler için yeni uygulama

Hiç yorum yok
Finlandiya Jyvaskyla Üniversitesi bilim insanları tarafından geliştirilen “VisGuard” adlı uygulama sayesinde, sürücüler direksiyon başında uzun süre mesajlaşınca uyarılıyor.
Akıllı telefonlar için geliştirilen uygulamanın amacı sürücülerin yola odaklanmasını sağlamak.
Sürücüler uzun süre telefonda vakit geçirirse, telefon ekranlarında üçgen biçiminde bir ikaz ışığı yanıp sönüyor.
Bu sayede sürücülerin uyarılarak yola odaklanmaları hedefleniyor.
Uygulama, yoldaki olası tehlikeleri belirlemek için hız ve yer verileriyle, telefonun kamera görüntülerini kullanıyor.
trafikte-sms-atmak
Araştırmacı Tuomo Kujala “Uygulama yaya geçitlerinde, dar virajlarda ya da kavşaklarda da sürücüleri uyarabilme özelliğine sahip” diyor.
Yaptıkları testler sonucunda sürücülerin yola dikkatinin yüzde 15 oranında arttığını belirten Kujala’ya göre “Uygulamanın küçük bir riski var. Sürücüler, uygulamaya güvenerek, telefonla daha fazla vakit geçirebilirler”.
Araştırmacılar bir yıl sonra uygulamanın, akıllı telefonlar dışında tüm sistemler için de uygulanabilir olmasını hedefliyor.

Yolculuğun Yeni Adı: Airwheel

1 yorum
Eğer yürümek size ızdırap gibi geliyorsa, Airwheel derdinize deva olacak.
Airwheel, “unicycle” denilen tek tekerlekli bisikletlerden ilham alınarak tasarlanmış bir şehir gezi aracı. Kullananlar üzerinde hem şaşırtıcı şekilde dengede duruyor, hem de hareket ettiklerinde süzülüyor gibi görünüyorlar.
Cihaz aslında Segway ile benzer bir prensiple çalışıyor.
Airwheel
İçindeki jiroskop mekanizması sayesinde kullanıcı kolayca ayakta denge halinde durabiliyor ve elektrikli motoru ile de hareket ediyor. Airwheel’in iki yanındaki kapaklar açılıp basamak haline geliyor ve binerken ayakla azıcık ittirmek hareket etmeye yetiyor. İstediğiniz yöne doğru dönmek için vücudunuzu o tarafa biraz eğerek ağırlık vermeniz yeterli.
Airwheel’in farklı modelleri var. En basit ve ucuz modeller maksimum saatte 15 kilometre hız yaparak 15-20 kilometre mesafeye tek şarjla gidebiliyor. Daha ileri modeller ise 120 kilograma kadar ağırlık taşıyabiliyor, 30 kilometre hıza çıkabiliyor ve 30-35 kilometre kadar mesafe gidebiliyor. Durduğunuzda üst kısmındaki tutacaktan kaldırıp elinizde taşıyabiliyorsunuz, çünkü Airwheel modelleri sadece 9-14 kilo ağırlığında.

Foursquare’de Artık Check-in Yok!

Hiç yorum yok
Foursquare’i güncelledikten sonra, check-in özelliğinin olmadığını görürseniz şaşırmayın.
Foursquare kullanıcılarının lokasyon bazlı haberleşme için kullanacakları yeni bir sosyal medya aracı olan Swarm’dan sonra bir devir kapanıyor.
foursquare-chech-in
ARTIK FOURSQUARE’DE MEKAN CHECK IN ÖZELLİĞİ YOK
Yeni bir uygulama ve yeni bir logo ile kendini rakiplerinden farklılaştırmaya çalışan Foursquare, bundan böyle sadece mekan keşfetme ve önerme uygulaması olarak yola devam edecek. Artık Foursquare’de mekan check-in özelliği bulunmayacak. Bunun için Swarm’ı indirip kullanmanız gerekiyor.
Ama firmanın söylediğine göre eğer akıllı telefonunuzda hem Foursquare, hem de Swarm uygulamaları yüklüyse, iki uygulama beraber ve uyumlu çalışacaklarmış. Bunu ne kadar gerçekleştireceklerini yakında göreceğiz.

İnternet medyası ‘Like’a sarıldı

Hiç yorum yok
‘Like(Beğen) gazeteciliği’ başta internet medyası olmak üzere haberciliği her alanda tehdit eden bir salgın haline geldi. Halk içinde uzun yıllardır tepkiye neden olan ancak yayılmaya devam eden salgın, her geçen gün gazeteciliğin temelini oymaya devam ediyor.
İnternet haberciliğinin gelir modeli gazeteciliği sosyal medyanın kontrolüne sokuyor.
Chicago Üniversitesi tarafından 2012′de yapılan bir araştırma, sosyal medyanın sigaradan daha fazla bağımlılık yaptığını ortaya koydu. Sürekli sosyal medya hesaplarını gözden geçirmek, e-postaları kontrol etmek ve yazışmalar yapmak; uyumak ve boş vakit geçirmenin ardından üçüncü sıraya yerleşti.
Aynı yıl bir blog yazısında sosyal medyadaki ‘virallik canavarının’ nereye gittiğini sorgulayan Arianna Huffington, Facebook Operasyon Müdürü Sherly Sandberg’ün bir sözüne dikkat çekti: “Sosyal olmanın anlamı; eğer benimle konuşmak istiyorsan, beni dinlemek de zorundasın.”
Ancak medya kuruluşları dahil neredeyse tüm markalar insanları dinlemek istemiyor. Müşterilerle yüz yüze yapılan çeşitli etkileşimlerin yanında, sosyal medyada ‘bize ulaşın’ ifadesi tek taraflı kalıyor. Virallik sağlamak, yeni takipçiler elde etmek, beğenileri artırmak için yapılan sosyal medya kampanyaları, yarışmalar ve Twitter hashtag’leri kurumlar onları nasıl görmek istiyorsa sadece o şekilde değerlendiriliyor. Gelen eleştiriler halı altına süpürülüyor.
facebook-like-share-seo
Huffington’ın ifadesiyle ‘bir idole tapınmayla’ aynı dereceye gelen sosyal medya bağımlılığı, habercilikte çok büyük bir dikkatsizliğe neden oluyor. Sosyal medya araçlarının, öne çıkarılması gereken haberlerin iletilmesi için kullanılması gerekiyor. Ancak bugün bu araçlar haberlerin kendisi haline gelmiş durumda. Bunun en iyi örneği, aynı haberlerin günlerce ve binlerce kez tekrar paylaşılması, sadece bir günlük içerik oluşturacak normal veya saçma her türlü olayın ne kadar haber anlamı taşıdığı düşünülmeden virallik sağlamak için kullanılması olarak beliriyor.
Sosyal medyanın doğurduğu canavar
Sosyal medya ve gazetecilik ilişkisine değinen araştırmalara göz atıldığında, istatistiklerin haberciliği yönlendiren ana güç olduğu gözler önüne seriliyor. Pew Araştırma Merkezi’nin Mart ayında açıkladığı ‘Gazetecilik Projesi’ raporunda, sosyal medya ile haberciliğin 2013-2014′teki etkisi ölçüldü.
Araştırmaya göre, Facebook ve Twitter kullanıcılarının yarısı, haber içeriğine bu sitelerden ulaşıyor. Reddit kullanıcıları için bu oran yüzde 62. Facebook kullanıcılarının yüzde 74′ü, başka amaçlarla siteye girdiklerinde haber içeriğine rastlıyor. Facebook’u haberleri takip etmek için iyi bir platform olarak görenlerin oranı sadece yüzde 22. Facebook’ta en çok ilgi gören paylaşımlar ise yüzde 73 ile eğlence haberleri.
Araştırmada en dikkat çekici kısım, bir haber sitesine doğrudan giren okuyucunun çok daha fazla sayfaya bakması ve sitede daha uzun kalması. Direkt siteye giren okuyucular ayda ortalama 4 dakika 36 saniye harcıyor ve 24.8 sayfaya göz atıyor. Aynı siteye Facebook’tan giren bir okuyucunun bir aylık ortalama okuma süresi 1.41 saniye, baktığı sayfa sayısı ise 4.2. Arama motorlarından yapılan girişler, neredeyse Facebook ile aynı seviyede beliriyor.
Pew’in henüz 2008′de yapmış olduğu bir diğer araştırmaya göre, 18-24 yaş arası internet kullanıcılarının yüzde 75′inin sosyal ağlarda hesabı bulunuyordu. Yetişkinler için bu oran, Mayıs 2013′te yüzde 72′ye ulaştı. Zamanla, virallik kavramı altına hücum gibi bir kaos doğurdu.
‘İnternet medyası SEO gazeteciliği yapıyor’
USMED Genel Sekreteri ve Digibus Ajans Başkanı Salih Çaktı, sosyal medyanın gazetecileri yönlendirme gücünü değerlendirdi. Çaktı, haber üretmekte zorlanan internet haberciliğinin tamamen saptırılmış bir habercilik anlayışıyla sırtını sosyal medyaya dayadığını belirtti.
Ertuğrul Özkök’ün yazısında belirttiği ‘like gazeteciliği’ kavramını doğru bulduğunu belirten Çaktı, sadece gazetecilerin değil, sosyal medya kullanıcılarının da aldıkları like, RT veya fav sayısına göre hareket ettiklerini belirtti. Çaktı, bir süre sonra kullanıcıların kendilerini yansıtmayan ancak like, RT veya fav alacak içerikler paylaşmaya başladıklarını, like aldıkça beynin daha fazla mutluluk hormonu salgılayarak ‘like bağımlılığı’ ortaya çıkardığını belirtti. Gazeteciler için bu durumun geçerli olabileceğini söyleyen Çaktı’ya göre en büyük olumsuzluk, internet medyasının haber üretmekte zorlanır hale gelmesi:
19 yaşındaki bir Twitter kullanıcısı kendisini takip eden @sondakika hesabını takip ederek haberleri oradan alıyor veya haber odaklı bir Facebook sayfasından haberin içeriğini elde edebiliyor. Bundan dolayı haber sitelerini ziyaret etmeyi ikinci plana attık. Facebook ve Twitter zaten ihtiyacımız olan haberleri ekranımıza döküyor. Bir deprem olduğunda ilk duyduğumuz yer Twitter oluyor. Twitter’dan bir haber daha hızlı bir şekilde yayılabiliyor.
Türkiye’de internet medyası sosyal medya kanallarını daha aktif olarak kullanabilir fakat haber üretmekte zorluk yaşıyorlar. Sadece haber ajanslarından alınan içerikler birkaç değişiklik ile sunuluyor. Bunların haricinde resim galerilerini görüyoruz. ‘Instagram’da bugün’ başlığıyla ünlülerin Instagram fotoğraflarını galeri haline getiren haber siteleri bile mevcut. Burada asıl sormamız gereken sorular var:
- Bloggerların ürettiği özgün içerikleri alıp üzerinde değişiklik yapıp yayınlamak habercilik midir?
- Instagram’dan ünlülerin veya Instagram fenomenlerinin fotoğraflarını galeri yapıp yayınlamak habercilik midir?
- Teknolojiden anlamayan bir editörün Google’dan gelen adsense mektubuyla ilgili troll haberin gerçekliğini anlamadan sunması habercilik midir?
Bir-iki sene önce ‘Gazetecilerin İçeriği Gazetelerindir’ başlıklı manifestoya imza atan haber platformlarının birçoğu, bugün ajanslar ve fotoğraf galerilerine hapsedilmiş haber siteleriyle internet kullanıcılarına hizmet verdiklerini düşünüyor. Kaynaklarının çoğu ajanslardan gelen haberler ve sosyal medya kullanıcılarının ürettikleri içerikler. O zaman şu soruyu sormak hakkımız sanırım;
- Sosyal medya kullanıcılarının içerikleri internet medyasının mıdır?
Sn. Ertuğrul Özkök ‘like gazeteciliği’ ile ilgili güzel bir noktaya değinmiş fakat bugün Hürriyet SEO gazeteciliği yapıyor. Sadece anahtar kelimeden oluşan içerikler haber diye sunuluyor. Normal bir blogger bunu yapsa en kısa sürede Google Sandbox’a düşer. Sadece Hürriyet değil birçok büyük internet haber sitesi SEO gazeteciliği yapıyor. Türkiye’de internet gazeteciliğinin en önemli sorunu şu anda like gazeteciliği değil SEO gazeteciliğidir.
sosyal-medya-seo-teknikleri
Türkiye’de internet gazeteciliği SEO veya galeri gazeteciliğinden uzaklaşmak, kullanıcı verisi toplayıp reklam şirketlerine satmak yerine gerçek manada gazetecilik yapmak istiyorsa, platformlarını vatandaş gazeteciliği platformuna dönüştürsünler.
Sosyal medya ağları gazeteci çalıştırıyor
İnternet haberciliğinin kendisine bağımlı hale geldiğini çok iyi bilen sosyal medya, bu ilişkiyi kendi kontrolünde iyice perçinliyor. ABD merkezli Cision şirketi tarafından 2010′da yapılan araştırmaya göre, gazetecilerin en çok kullandıkları sosyal medya araçları sırasıyla bloglar, sosyal ağlar ve mikrobloglar olarak beliriyor. Günümüzde sosyal medya kullanmayan gazeteciler neredeyse çok az. Beğeni almanın zorunluluk olduğunu düşünen kıdemli isimler bile çok geç kalmamak için her gün bir hesap açıyor.
Gazetecilerin sosyal medyaya bakışını inceleyen araştırmalar, sosyal medya araçlarının amaçları dışına çıktığında ne gibi sorunlar ortaya çıkardığını özetliyor.
İlk sorun, sosyal medyada haber oluşturmanın gazeteciliğin yerine geçmeye başlaması. Sosyal medya, olayların sorgulanmasına ve kısa zamanda doğrulanmasına izin vermiyor. Tersine, söylentiler bir anda kaosa neden olabiliyor. İkincisi, haberi anında sosyal medyada paylaşmanın neden olduğu baskı, gazetecilere hata yaptırıyor ve bilgi karmaşası doğuyor.
İş modelleri medya gibi reklama dayalı olan sosyal ağlar, zamanla rekabeti haber içeriği sunarak da artırmaya başladı. Tumblr’ın 2012′de haber içeriği için editörler çalıştırmaya başlaması, Facebook’un aynı yıl Dan Fletcher’ı yazı işleri müdürü ataması, birer örnek. Facebook’a haber içeriği sağlamak konusunda 2012′de anlaşmaya varan BuzzFeed’in CEO’su Jonah Peretti, Wall Street Journal’a, “Onlar rayları döşüyor, biz de trenleri kullanıyoruz” yorumunda bulunmuştu.
Gelir modelleri için sosyal ağların döşediği raylar üzerinde gitmeyi kabul etmek, habercilik kalitesinin üst seviyede olduğu Batı ülkelerinde çok endişe verici olmayabilir. Ancak kısa sürede zengin olmanın yolunun çalıntı haberlerle dolu siteler kurmaktan geçtiğini düşünen, sahip olduğu sitenin trafiğini daha fazla reklam almak için kullanan yöneticilerin bol olduğu Türkiye’de, paraya dayalı bu model gazetecilerin iş kalitesini ve psikolojisini de daha fazla etkiliyor olabilir. Burada ortaya çıkan en büyük faktör, like ve RT tuşunun ötesindeki ‘öteki’ler.
”İnsanlar hayatlarındaki ‘öteki’den sıyrılmalı”
Uzman Psikolog Mehtap Hisar, mesleklerin insanların psikolojik olarak fark edilmeleri adına işlev gösterebileceğini, bu aşamada bazı yazar ve gazetecilerin de mesleklerini bu ihtiyaçla bağdaştırabileceklerini ifade etti:
Bir kişinin hayatında ‘öteki’ dediğimiz kavram önemlidir. Çocukluk döneminde ilk önemli ötekiler anne ve babamızdır. İlerleyen yıllarda ise anne-baba türevleri yani ilişki içerisinde olduğumuz diğer insanlar öğretmen, müdür, yönetici, eş, arkadaş ve daha geniş bağlamda toplum bizim için bir ‘öteki’ni temsil eder. Toplum olarak saygı ve uyum içerisinde yaşam sürebilmemiz için belli bir ölçüde bir diğerini önemsemek normal ve hatta olması gereken bir durumdur.
Ancak burada önemli olan husus, kişinin kendi istekleri doğrultusunda mı yoksa başkalarının beklentileri doğrultusunda mı hayatına yön verdiğidir. Eğer çocukluk döneminde başta anne olmak üzere ebeveynler bir çocuğun psikolojik ihtiyaçlarını yeterince fark edemediyse ve dolayısıyla karşılayamadıysa, kişi ilerleyen yaşantısında psikolojik anlamda fark edilme ihtiyacı içerisinde olabilir. Bu durumda kişi varolduğunu hissedebilmesi için diğer insanlar tarafından görülmeli ve fark edilmelidir. Bu ihtiyaç yoğun olduğunda, kişi çoğunlukla kendi ihtiyaçlarından ve isteklerinden vazgeçip bir öteki tarafından kabul görmeyi sağlayacak şekilde önceliklerini belirler. Bir kişinin çocukluk döneminde fark edilememiş olması bu kişide değersizlik duygusuna ve dolayısıyla da narsisistik bir kişilik yapılanmasına neden olabilir. Kişi değerli biri olduğunu hissetmek, bunu başkalarına kanıtlamak ve başkalarından o değeri alabilmek için yoğun bir çaba içerisinde hayatını devam ettirme eğilimindedir. Bu kişinin çoğunlukla kıyafet, araba seçimi ya da dıştan gözlemlenebilen diğer seçimleri bir başkasının gözünden nasıl göründüğüne ve algılandığına göre belirlenir.
Gazeteciliğin, kişiyi çok daha fazla insan tarafından görülebilir kılan bir meslek olduğuna dikkat çeken Hisar, mesleki başarıların da kişinin psikolojik olarak fark edilmesini sağlayan bir işlev görebileceğini belirtti. Hisar, bu ihtiyacı daha çok hisseden kişilerin, kendilerini öne çıkarmaya yardım edecek meslekleri seçme eğilimi gösterebileceğini, ancak mesleği sebebiyle göz önünde olan her kişinin psikolojik olarak fark edilme ihtiyacı olduğunu söylemenin yanlış olacağını ifade etti. Hisar, bu aşamada motivasyonun öne çıkan faktörlerden biri olabileceğini not düştü:
Eğer bir kişinin mesleki başarısı ve başkaları tarafından beğenilmesi, kişinin bir kendilik aktivasyonu olarak hayatını üretkenlik içerisinde geçirmesinin bir sonucu ise bu durum psikolojik açıdan da istediğimiz bir durumdur. Eğer çabalarımızın, hedeflerimizin ve başarılarımızın arkasındaki temel motivasyon başkaları ya da toplum tarafından görünür olmak ise, bu motivasyonumuzu fark etmeli ve motivasyonlarımızı kendimizi gerçekleştirme süreci ile ilintili olarak tekrar belirlemeliyiz. Unutulmaması gereken nokta, bir ‘öteki’nden sıyrılarak, kendi istek ve hedefleri doğrultusunda ilerlemek kişiyi başarıya taşır ve bu başarı zaten kişinin diğerleri tarafından fark edilmesine doğal olarak hizmet eder. Bu işlev amaç değil sadece doğal bir sonuç olarak düşünülmeli ve o şekilde deneyimlenmelidir.
Virallik balonu şişmeye devam ediyor
Şüphesiz, sosyal ağlar ile haberciliğin ilişkisi gazetecilik prensiplerinin ortadan kalkması için mazeret sunmuyor. Ancak sansasyonel-magazin içerikli haberlerin başını çektiği ‘tıklamaya’ dayalı gelir modeli, gücünü artırıyor. Medya kurumları saniyede binlerce okuyucu akışı sağlayan Facebook’ta güçlenmek için sosyal ağa para ödüyorlar. Para devreye girdikçe haberciliğin tadı da kaçıyor.
Facebook, Twitter veya diğer sosyal ağların haber içerikleri için fiyatları artırması, iplerin zamanla tamamen sosyal medyanın eline geçeceğinin bir göstergesi. Facebook haber akışında giderek artan reklamlar ise kullanıcılar için oldukça rahatsız edici bir boyuta varıyor.
Sosyal medya iletişimindeki sorunlar nasıl halledilecek bilinmez ama şu an giderek büyüyen virallik balonu gazeteciliği ve sosyal medyayı tehdit ediyor.

Japonların gözü Robot Olimpiyatı’nda

Hiç yorum yok
2020’de olimpiyatlara ev sahipliği yapacak olan Japonya, aynı yıl Robot Olimpiyatları da düzenlemek istiyor.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından yapılan oylamada aralarında İstanbul’un da olduğu rakiplerini geride bırakarak olimpiyatları düzenlemeye hak kazanan Japonya’nın Başbakanı Shinzo Abe, gözünü robot olimpiyatlarına dikti.
Aynı yıl başkent Tokyo’da robotların sahneye çıkmasını isteyen Abe, “Dünyadaki bütün robotların mücadele edeceği bir turnuvanın ülkemde düzenlenmesini isterim” dedi.
robot-olimpiyatlari
Robot Olimpiyatları’nın düzenlenmesi durumunda ülkesinin bu alanda ne kadar ileri bir teknolojiye sahip olduğunu tüm dünyaya gösterebileceğini öne süren Abe, robotları ekonomilerinin ana unsuru haline getirmek istediklerini de vurguladı.
ABD ve Çin’in ardından dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi olan Japonya, “Robot devrimi” yapmak umuduyla bir konsey oluşturmayı planladığını da açıkladı.

Xiaomi yeni amiral gemisini tanıttı

Hiç yorum yok
Çin’in en büyük akıllı telefon üreticilerinden Xiaomi, uzun süredir beklenen yeni telefonu Mi4′ü resmen tanıttı. Şirket ayrıca kullanıcıların uyku kalitesi ve egzersizlerini ölçen akıllı bilekliğini tanıttı.
Xiaomi yeni telefonu Mi4′ü tanıttı.
Çin’in yerli üretimi olan ve yerel piyasada Apple ve Samsung gibi büyük üreticilerin en büyük rakibi olarak bilinen Xiaomi’nin yeni modeli Mi4, 1080p çözünürlüklü 5 inç ekrana sahip ve 2,5 GHz dört çekirdekli işlemcisi bulunuyor.
Telefonun üzerinde 13 megapiksel kamera ve 3 GB Ram olduğu belirtilirken, piyasaya yerel bir GSM operatörü için hazırladığı versiyonuyla 29 Temmuz’da girecek.
xiaomi-mi4
Ülkede en çok kullanılan telefonların başında gelen Xiaomi’nin yeni modelinin 16 GB’lik versiyonunun bin 999 yüen (yaklaşık 676 TL), 64 GB’lik versiyonun da 2 bin 499 yüenden (yaklaşık 846 TL) satışa sunulacağı belirtildi.
Çinli telefon üreticisi, yeni telefonunun yanında kullanıcıların kendi uyku kalitesi ve egzersizlerini ölçebileceği akıllı bilekliğini tanıttı.
Şirketin Başkan Yardımcısı Cou Guangping, markalarını yurt dışı piyasalarda genişletmek için çaba harcadıklarının altını çizerek, yılın ikinci yarısında Güneydoğu Asya, Güney Amerika ve Avrupa pazarlarındaki yabancı kullanıcılar için servisler sunmaya çalışacaklarını ifade etti.
Xiaomi’nin bu yılın ilk yarısında 26,11 milyon telefon sattığı ve 33 milyar yüenlik bir satış hacmine ulaştığı belirtiliyor. Şirket, bu yılın sonuna kadar toplam 60 milyon akıllı telefon satarak satış hacmini 70 milyar yüene çıkarmayı hedefliyor.

Beklentileri aşan Facebook rekor kırdı

Hiç yorum yok
Facebook’un ikinci çeyrek kârının beklentilerin oldukça üzerinde gelmesi şirketin hissesinin rekor kırmasını sağladı.
Dünyanın en büyük sosyal medya şirketi Facebook, yılın ikinci çeyreğinde hisse başına 42 sent kâr açıkladı. Beklenti sosyal medya devinin hisse başına 32 sent kâr açıklayacağı yönündeydi.
Beklentileri aşan bu kârın etkisiyle, Facebook hisseleri, kapanışın ardından yüzde 5,6 artışla 75,30 dolara yükseldi. Şirketin hissesi son zamanlardaki en hızlı yükselişini yaşadı.
facebook-rekor
Yapılan açıklamada, reklam gelirlerinin yıllık bazda yüzde 67 artışla 2,68 milyar dolar olduğu kaydedildi.
Yıllık bazda yüzde 30 artan mobil reklam gelirleri, toplam reklam gelirlerinin yüzde 60′ını oluşturuyor. Şirketin şu anda 1,5 milyon reklam müşterisi olduğu ve reklam gelirlerinin dünyanın her yerinde arttığı ifade edildi.

IOS 8′de büyük hayal kırıklığı

Hiç yorum yok
iOS 8′de büyük tasarım değişiklikleri bekliyorsanız, çok daha azıyla yetinmek zorunda kalabilirsiniz.
Apple iOS 8′in beta sürümlerini ardı ardına indirmeye sunarken, ince detaylar da yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Apple’ın sık kullanılan Kontrol Merkezi bölümünde siyah çizgi ile çizdiği ikonların tasarımını değiştirip siyah gölgeye almış olması da dikkatlerden kaçmadı.
Son derece basit bir değişiklik olarak görülen bu yeni tasarım, yeni iOS güncellemesi ile önemli tasarım değişiklikleri bekleyen iPhone kullanıcılarını hayal kırıklığına uğrattı. Techradar’da yayınlanan habere göre Apple hayranları, ortaya çıkan görüntüleri pek çok online ortamda eleştirmeye çoktan başladı bile.
ios-8
Elbette Apple’ın iOS 8′i piyasaya çıkarmadan her detayı değiştirme imkanı bulunuyor ama bu haliyle, üstünde fazla uğraşılmamış bir değişiklikle ortaya çıkacak Kontrol Merkezi’nin büyük eleştiri alacağı anlaşılıyor.

Samsung’un metal kasa telefonu Galaxy Alpha görüntülendi

Hiç yorum yok
Güney Kore merkezli teknoloji devi Samsung’un metal kasaya sahip telefonu Galaxy Alpha’nın ilk görüntüsü internete düştü.
Samsung’un ilk metal kasalı telefonu olması beklenen Galaxy Alpha, yakında resmiyet kazanabilir. ”Alpha” isminin kullanılması Samsung’un metal kasalı akıllı telefonlarını bir ürün serisine dönüştürmesi ihtimalini akıllara getiriyor. Sızan fotoğraflarda da akıllı telefonun alüminyum metal çerçevesi net biçimde görülüyor.
samsung-galaxy-alpha
Metal çerçeve nedeniyle Galaxy Alpha’nın Galaxy S5′e kıyasla daha köşeli bir tasarıma sahip olması ve bu açıdan Galaxy Note 3′e benzemesi dikkat çekiyor. Ancak fotoğrafları yayınlayan SamMobile sitesine göre, akıllı telefon özellikleri bakımından Galaxy S5′e daha yakın olacak.
Galaxy Alpha’nın, tıpkı Galaxy S5 Mini gibi, bir Galaxy S5 versiyonu olarak sunulması da ihtimaller arasında yer alıyor. Ancak bu cihaz daha gelişmiş bir modeli temsil etmesi nedeniyle diğer Galaxy S5 versiyonlarından farklı bir yerde konumlanıyor. Akıllı telefonda parmak izi tarayıcısının bulunacağı belirtilse de, yayınlanan fotoğraflarda kalp atış hızı sensörüne rastlanmıyor. Arka kasada suni deri materyalden vazgeçilmemiş olması da dikkat çekiyor. Galaxy Alpha’nın 4.7 inç ekran, 32 GB dahili hafıza, nano SIM ve 4G ile birlikte gelmesi bekleniyor. Akıllı telefonun depolama alanını microSD kart ile genişletmenin mümkün olmayacağı da söylentiler arasında yer alıyor. Samsung Galaxy Alpha’nın ağustos ayının sonunda duyurulacağı iddia ediliyor.

Apple’ın son hamlesi: iTime

Hiç yorum yok
Apple, ABD Patent ve Markalar Ofisi’nden ‘iTime’ adında bir cihazın patentini aldı. El ve kol hareketleriyle komut verilebilen cihazın, bu yıl sonunda sunulması beklenen iWatch ile bağlantılı olduğu düşünülüyor.
Apple, bilek ve kol hareketleriyle komut verilebilecek bir cihaz için patent aldı. iTime adı verilen cihaz, bileğin veya kolun hareket ettirilmesiyle gelen çağrıları cevaplama gibi özelliklere sahip olacak.
apple-patent-itime
Cihaza ait çizimler, iTime’ın aynı zamanda taşınabilir bir medya oynatıcısı olabileceğine işaret ediyor.
Ekranı kare şeklinde olan iTime, iPod nano benzeri bir görünüm sergilerken, patentte ivme ölçer, GPS modülleri, Wi-Fi radyo ve haptik (deri teması) geri bildirimi özellikleri yer alıyor.
Apple Insider’ın verdiği bilgiye göre, iTime iPhone’lar, iPad’ler ve diğer bilgisayarlarla senkronize olabilecek. Böylece, Apple iTime ile ‘kişisel kablosuz çevre’ oluşturulmasını sağlayacak.
iWatch bu yıl sonunda
Cihazın, Apple’ın 2014 sonunda sunması beklenen iWatch ile bağlantılı olduğu hatta iWatch’un kendisi bile olabileceği belirtiliyor. iWatch’un, safir cam korumalı AMOLED ekranla gelmesi bekleniyor. Suya dayanıklı olacak cihazın ekranının büyüklüğü ve şekli ise kesin değil. Apple mühendislerinin ekranı iOS 8′i en iyi şekilde sığdıracak şekilde tasarlamaya çalıştığı öne sürülüyor.
Apple, Haziran 2013′te Patent ve Markalar Ofisi’nden ‘köşeleri kıvrımlı batarya’ patenti almıştı. Patentin, iWatch için üretilecek özel bataryaya ait olduğu tahmin ediliyor.

Portatif 3D yazıcı Portabee GO tanıtıldı

Hiç yorum yok
Dünyadaki ilk portatif 3D yazıcı olan Portabee GO’nun şimdiden ön siparişleri kabul etmeye başlaması, 3D yazıcı alanının geldiği noktayı gözler önüne serdi.
Teknoloji dünyasının geleceğinde önemli bir rol oynayacağına inanılan 3D yazıcılar son dönemde sıklıkla gündeme geldi ve giyilebilir cihazlarla birlikte son yılların en hızlı gelişen alanları arasına girmeyi başardı. 3D yazıcıların son dönemde gösterdiği bu yükselişin belki de en önemli nedeni, genel kullanıcı kitlesine hitap edebilecek küçük boyutlu ve düşük maaliyetli versiyonların üretilmeye başlanmasıydı.
portatif-3d-yazici
3D yazıcıların daha küçük boyutlu ve kullanıcılar için elverişli bir hale getirilmesi yıllarca süren bir çalışmanın sonucu olsa da, portatif bir 3D yazıcının şimdiden hazır hale getirilmesi beklenmeyen bir gelişme oldu. Üstelik dünyadaki ilk portatif 3D yazıcı henüz yeni bir firma olan Portabee tarafından geliştirildi. Portabee GO adını taşayan bu 3D yazıcı, hem küçük boyutlu olması hem de katlanarak taşınabilir hale gelmesiyle oldukça ilgi çekici bir ürün olarak değerlendiriliyor.
Yazıcının web sitesini burayı tıklayarak ziyaret edebilirsiniz.

Facebook Samsung ile el sıkışıyor

Hiç yorum yok
Mark Zuckerberg Samsung ile el sıkıştı.
Facebook’un CEO’su Mark Zuckerberg görünen o ki Oculus gözlüklerini mobil ortama taşımak konusunda oldukça kararlı…
Zuckerberg, sanal gerçeklik cihazları yapan Oculus şirketini 2 milyar dolara satın almıştı. Kendi Facebook hesabında paylaştığı bir gönderide bu şirketi satın alma amacını ise kısaca şöyle ifade etmişti:
“YEPYENİ BİR İLETİŞİM PLATFORMU OLACAK”
“Bu yepyeni bir iletişim platformu olacak. Sınırlar olmadan hayatınızdaki kişilerle tecrübelerinizi paylaşabileceksiniz. Hayal edin, arkadaşlarınızla kayda değer anlarınızı online olarak paylaşmakla kalmayıp, tüm tecrübe ve serüveni birlikte yaşıyorsunuz.”
facebook-Oculus
Zuckerberg sanal gerçeklik tecrübesinin sadece bilgisayar oyunlarıyla sınırlı kalmasını istemiyor. Bu nedenle işin yazılım kısmını Oculus ele alırken, Samsung da donanım kısmını yürütecek.
Oculus, bilimkurgu filmlerinden fırlama sanal gerçeklik sağlayan gözlükleri üreten bir şirket. Samsung ise piyasada en çok akıllı telefon satan bir dev. İkisi birleşince ortaya ne çıkacağını ileride öğreneceğiz.

Play Station 4, 3 boyutlu oluyor

Hiç yorum yok
Türkiye’de de giderek yaygınlaşan Blue-Ray teknolojisini sevenleri sevindirecek haber sonunda geldi.
Çok yakında 3D Blue Ray diskleri Play Station 4’de de izlenebilecek…
Artık bir ürünü farklı amaçlar ve özellikleriyle kullanma fikri teknoloji severleri sarmış durumda. Bu sebeple bir ürün bir noktada öne çıkarken arkasında alternatif kullanımlarında bulunması kullanıcının gözünde o ürünü daha değerli kılabiliyor.
ps4-3d
PS4’DE 3D BLUE RAY’İ DESTEKLEYECEK
Sony, Play Station 4’ü için de bu fikirden yola çıkarak önümüzdeki hafta gerçekleştireceğini açıkladığı 1.75 yazılım güncellemesi ile PS4’de 3D Blue Ray’in de artık destekleneceğini kullanıcılarına duyurdu.
Duyuruldukları ilk günden beri kıyasıya rekabet içerisinde olan PS4 ve Xbox One bu alanda da çekişmesini sürdürürken PS4’e gelecek bu özelliğin Xbox One’a Ağustos ayında geleceği duyurulmuştu ancak Sony, Microsoft ile yarışında görünen o ki 3D Blue Ray teknolojisini kullanıcılarına birkaç gün önce olsa erken sunmayı başaracak.

ADMIN TATILDE !

Hiç yorum yok

Eveeet ve fotograflar

SAMSUNG'UN AKILLI GÖZLÜĞÜ (OCULUS SAMSUNG) ORTAYA ÇIKTI !

Hiç yorum yok

Samsung'un giyilebilir cihazlara verdiği destek ve önem her geçen gün artarken Galaxy Gear akıllı saati için yapılan güncellemede Samsung'un akıllı gözlüğü de ortaya çıktı.

 

Giyilebilir teknolojiler yıllar evvel oyunlar için geliştirilen kasklar ile ortaya çıkmıştır. Bu teknoloji yıllar içinde gelişti ve özellikle sinema izleme konusunda büyük bir gelişim gösterdi. Sony'nin bu bağlamda ortaya koyduğu HMZ-T3W akıllı gözlüğü tek kelimeyle muhteşem bir kullanıcı deneyimini kullanıcılara veriyordu. 

Bundan sonra bir KickStarter projesi olarak başlayan ve daha sonra ünlü deha Mark Zuckerberg tarafından alınacak olan Oculus Rift ortaya çıkmıştı. Bu ürün Sony'nin ürününden farklı olarak tam anlamıyla sizi oyunun içine sokuyordu. Kendinizi sanal gerçeklik dünyasında görüyor ve yaptığınız herşey oldukça gerçekçi oluyordu. 

Samsung'un ise akıllı saatten sonra akıllı gözlük ile ilgilendiği yorumları yapılırken Galaxy Gear için yapılan bir güncellemede Samsung'a ait olması muhtemel gözlüğün arayüzleri ortaya çıktı. Galaxy Gear ve FA 2014'te tanıtılması muktemel Samsung'un akıllı gözlüğü arasındaki etkileşimi gösteren bu görselleri aşağıdan inceleyebilrisiniz.
Peki siz akıllı gözlükler konusunda ne düşünüyorsunuz?